24 Ocak 2016 Pazar

Antik ve Sağır Bir Büst

"M. de Norpois, belki meslek alışkanlığıyla, belki fikir danışılanın, konuşmanın hakimiyetini elinde tutacağını bildiği için karşısındakinin istediği gibi coşmasına, didinmesine, yorulmasına hiç ses çıkarmayan bütün önemli şahısların edindiği sükunet gereği, belki de portresinin değerli özelliklerini öne çıkarmak için kendisine bir şey anlatıldığı sırada, yüzünde mutlak bir kıpırtısızlıkla karşısındakini dinliyordu; bir heykel galerisinde, antik -ve sağır- bir büstün karşısında konuşmaktan hiç farkı yoktu. Büyükelçinin ansızın, çekicini indiren bir açık artırmacı ya da "Delpholi"li bir kahin gibi verdiği cevap, kendisinde yarattığınız izlenim ve ya ileri süreceği görüş hakkında yeryüzünde hiçbir ipucu olmadığından, insanı daha da çok etkiliyordu."

Marcel Proust / Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde

Ah, tam da ben! Nasıl da sabırla beklerim; karşımdakinin, her şeyi çok iyi bildiğini "zanneden", bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuş zihninden, birbiriyle tutarsız düşüncelerini, büyük bir coşku ve hırsla, haklı çıkacağından hiçbir şüphe duymadan, bana aktarmasını.. Genellikle, çevresi tarafından gereğinden fazla pohpohlanan, kendini mesleğinin ve daha birçok şeyin en iyisi, zirvesinde olarak gören, kendini adeta küçük bir Tanrı ilan etmiş kişilerde vardır bu, karşısındaki mütevazı, sessiz ama bilgi sahibi insanın karşısında haddini aşmak, kibirle söylemlerde bulunmak, durmaksızın coşkulu cümleler kurmak.. İşte, o uzun süren, büst gibi; sessiz, sakin, sabırlı bekleyişin sonunda, karşımdakinin kurduğu onlarca cümleye, öyle bir karşılık veririm ki; ondan sonra, geri kalan hayatını, benim verdiğim o cevabı düşünerek geçirir.

Beril Öke Gülen

Müstakbel Bir Ayrılık

"Müstakbel bir ayrılık, sizi bizden çabucak ayıracakmış
Efendim...

........................

Bu mısraları; basılı, basit, siyah-beyaz şekilleriyle biliyordum ama onları nihayet o altın sesin atmosferine, ışıltısına bürünmüş halde görebileceğimi düşündükçe, kalbim bir seyahatin başlangıcındaymış gibi çarpıyordu."


Marcel Proust / Çiçek Açmış Genç Kızların Gölgesinde



Nasıl tatlı bir anlatımdır bu böyle? "...... kalbim bir seyahatin başlangıcındaymış gibi çarpıyordu." :)
Gerçekten, seyahate çıkmadan önce, insanın içi mutluluktan ve heyecandan kıpır kıpır olmaz mı? Hem bir şeyleri unutmama telaşı hem vaktinde aracımıza yetişme endişesi hem de yeni yerler, şeyler görecek, yeni insanlar tanıyacak olmanın yani; bilinmezliğin verdiği merak, mutluluk ve tatlı heyecan duygusu.
Sanırım, Marcel Proust, bir kalp çarpıntısını, daha iyi betimleyemezdi.

Sevgiliyle "sizli-bizli" konuşulan, o kibarlığın, zarafetin doruklarındaki zamanlara maalesef ki denk gelememiş biri olarak; bugünkü ilişkilerdeki seviyesiz hitapları düşünmek dahi istemiyorum.

Marcel Proust, neredeyse her şeyi, sanal ortamda yaşadığımız, duygularımızı dahi sanal ortamda yazarak anlattığımız, yüz yüzeyken çok daha az konuştuğumuz / konuşabildiğimiz, bu "iletişim çağı"nda yaşasaydı; sevdiğinin sesini duyabilmenin kıymetini binlerce kez daha fazla anlardı, eminim ki.

Beril Öke Gülen